CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka: Kadınların Meclis’teki Temsili Oranı Arttıkça Daha Temiz Bir Dil Olacak
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, “Bugün Meclis’te kadınların temsil oranı daha yüksek olsaydı Meclis’in dili çok daha temiz olurdu. ‘Var mı’ diye düşündüren şiddet olaylarına Meclis’te şahit olmak zorunda kalmazdınız. Boks maçı mı?’ Bunun nedeni kadınların uzlaşmacı kimliğidir.” Parlamentonun yardımıyla bir analiz yapmak çok daha kolay olurdu. Mevcut dönemde iktidar ‘Sembolik olarak 2 kadın milletvekili gelsin’ diyebilir. Orada kadını bir nesne olarak konumlandırıyor. Sembol olarak yanlarında taşıyorlar. Gerçek anlamda Meclis’te olup eşitlik için mücadele eden insanlar Meclis’e gelebilir. “Taşınması gerekiyor. Bunun için kurulması gereken sistemler çok net” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, dün Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen “Türkiye’de Kadın Olmak” konulu röportajda konuştu. Nazlıaka şunları söyledi:
“TOPLUMUN YARISI KADIN OLURKEN, KARAR- KARAR MEKANİZMASINDA NEDEN BU NOKTADAYIZ”
“Kadınlara 3 Nisan 1930’da köy ihtiyar meclislerinde, 26 Ekim 1933’te yerel meclislerde, 5 Aralık 1934’te de mecliste oy hakkı verildi. İlk seçim 1935’te yapıldı. Bu dönemde 17 Kadın milletvekilleri Meclis’e girdi. 1936’da bir ara seçim yapıldı. Toplam 18 kadın milletvekili. O zamanki milletvekili sayısına göre kadınların meclisteki temsil oranı yüzde 4,6 idi. İlk seçimin yapıldığını söylemiştik. 1935’te. O günden bugüne ne oldu? O günden bugüne parlamentoya giren erkek milletvekili sayısı 11 bine yaklaştı. Kadın milletvekili sayısı ise 597. Yani oransal olarak baktığınızda yine yüzde 5 civarındayız. Toplumun yarısı kadın iken neden karar alma mekanizmasında bu noktadayız?Bunun birçok boyutu var.
“CAM TAVAN SENDROMU DEDİĞİMİZ, GELENEKSEL ROLLERİN KENDİLERİNE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR NEDENİYLE KADINLARIN BAZEN KENDİ ÜZERİNDE VE TOPLUMSAL BASKIYLA UYGULADIĞI BİR BARİYET VAR”
Bugün maalesef basını kontrol altında tutmaya çalışıyoruz. Araştırmaya göre; Türkiye’de basının yüzde 95’i iktidarın etkisi altında. Geriye sadece ‘özgür basın’ dediğimiz şey kalıyor. Peki yüzde 95’in yüzde 5’ten korktuğu yüzde 5 ne kadar güçlü? Hükümet o yüzde 5’ten korkuyor. Basında kadın temsili nasıl? Basında kadınların temsil oranı yüzde 25 civarında ancak karar mekanizmalarında kadınların temsil oranı oldukça düşük. Bugün ana akım medyada Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Mine Esen, Birgün gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Gökdemir, Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Nergis Demirkaya, Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat, Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Didem Özel Tümer, Medyascope Haber Müdürü Senem Büyüktanır. Karar alma mekanizmalarında sadece bu kadınların yer aldığını görüyoruz. Kadınların bazen kendilerine dayattığı, bazen de klasik rollerin yüklediği sorumluluklar nedeniyle toplumsal baskıların dayattığı, cam tavan sendromu dediğimiz bir engel var.
“HEM KADIN, SİYASETÇİ, MUHALEFETSENİZ EN ZOR İŞTİR”
Siyasette neden yeterince kadın temsili yok? Şu anda bu oran yüzde 19,8. Yine çok düşük. Bunun nedenlerinden biri ‘Siyasetin erkek işi olmasıdır’. Yani ‘Devleti erkek kurar, evi kadın kurar’ gibi son derece ön yargılı bir bakış açısı var. O yüzden bu ülkede kadın olmak sorun. Bu ülkede siyasetçi olmak çok zor. Hem kadın hem siyasetçi olmak daha zordur. Muhalif olmak bu ülkede en zor şeydir. Kadınsanız, siyasetçiyseniz, muhalifseniz en zoru bu. Buradan siyasetçi kelimesini çıkarıp yerine gazeteci kelimesini koyarsanız bu cümleyi aynı hararetle savunabilirsiniz. Aynı güce sahiptir. Çünkü bu ülkede kadın olmak sorun, gazeteci olmak sorun.
“BUGÜN MECLİS’TE KADINLARIN TEMSİL ORANI DAHA YÜKSEK OLSA, MECLİS ÇOK DAHA NET BİR DİL OLURDU”
Bugün Meclis’te kadınların temsil oranı daha yüksek olsaydı Meclis’in dili çok daha temiz olurdu. Meclis’te gördüğünüz, “Boks maçı mı var?” diye düşündüren şiddet olaylarına tanık olmanıza gerek kalmazdı. Kadınların uzlaşmacı kimliği nedeniyle analiz üretmek çok daha kolay olacaktır. İçinde bulunduğumuz dönemde iktidar ‘Sembolik olarak iki kadın milletvekili gelsin’ diyebilir. Orada kadınları obje olarak konumlandırıyor. Onu bir sembol olarak yanında taşıyor. Meclis’te fiilen yer alan ve eşitlik için mücadele eden kişilerin Meclis’e getirilmesi gerekiyor. Bunun için gerekli olan sistemler çok açıktır.
“BELEDİYE MECLİSİ VE İL MECLİSİ ÜYELİKLERİNDE HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ KADIN OLACAK”
Partimizde yerel seçimlerde cinsiyet kotası var. Bu kota yüzde 33’tür. Ama seçimlerden sonra Tüzük Kongremiz olacak. Kadınların çabası ve eşitlikçi erkeklerin desteğiyle bunu yüzde 50’ye çıkaracağız. Biz bu yüzde 33’e uymak konusunda çok net bir duruş sergiledik. Hem Merkez Yönetim Kurulunda savunduk, hem de Başbakanlıkta karar verdik. Bu karar nedir? Belediye meclisi üyelikleri ve il genel meclisi üyeliklerinde her üç kişiden biri mutlaka kadın olacaktır.